Sağlık ve denge
Sağlığınız neden önemli?
Yazan:
Evrenin en büyük prensiplerinden biri de denge prensibidir. Örneğin, eğer Yerküre’nin eksen eğikliği, bugünkünden birkaç derece farklı olsaydı, yaşanmaz bir gezegene dönüşebilirdi. Fakat gezegenimiz, ideal bir döngüde dengelenmiş olan bugünkü haliyle farklı canlı türlerinin gelişip yayılabildiği mükemmel bir konumdadır.
Dünya üzerindeki bütün maddelerin yapı taşları olan atomlar da, bu mükemmel denge için bir başka örnektirler. Atom çekirdeği, nötron ve protondan oluşan son derecede harmonik bir yapıdır. Ancak, bu atomlardan birinin parçalanması ile yerleri sarsan nükleer güç ortaya çıkar. Dünyamızın her parçası, ne kadar küçük olursa olsun, fonksiyonlarını yerine getirmek için tam bir denge içinde olmalıdırlar.
Aynı prensip vücudumuz için de geçerlidir. İnsan vücudu, evrende tam bir denge içinde olması gereken parçalardan yalnızca birisidir. Vücudumuz öylesine bir yapıya sahiptirki, belli bir miktarda, ne az ne de çok egzersize ihtiyacımız vardır. Aynı şekilde belli yiyecek gruplarından, belli miktarlarda almamız gerekir. Günlük hayatın stres ve geriliminden kurtulmak için de, belli miktarda uykuya ihtiyacımız vardır.
Bu ihtiyaçlarımıza cevap verememe veya bunları fazla almamız durumlarında (aşırı ya da yetersiz beslenme, bir sporcunun sürantrene olması gibi), fiziksel ve psikolojik dengemiz bozulacaktır. Bu ise sağlığımızı kaybetmemiz demektir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sağlığı şu şekilde tanımlamaktadır : “Mental (akli, psikolojik), fiziksel, duygusal ve sosyal iyi olma hali.” Şu halde bu dört unsurdan birisinin ortadan kalkması ya da aralarında uyumlu olmamaları, sağlığın kaybına neden olacaktır.
Bunun tersi durumunda, nerede denge varsa, orada sağlıktan söz edebiliriz. “Amerika’yı koşturan adam’ olarak bilinen Dr. Kenneth H. Cooper, “Nerede mükemmel bir denge var ise, orada bir iyi olma hali, tam bir sağlık vardır” demektedir.
Günümüz sağlık sorunları, zaman geçtikçe değişen yaşam tarzlarına bağlı olarak farklılaşmaktadır. İnsanoğlunun, bilim ve teknoloji alanında yaptığı buluşlar ve özellikle tıp alanında ortaya çıkan gelişmeler, hastalıklarla başa çıkmada insanoğluna çok önemli avantajlar sağlamakta ve insan yaşam süresi ise her geçen yıl uzamaktadır. Ancak, yaşam süresinin uzatılmasının yanı sıra, yaşam kalitesini artırmak ta bilim insanlarını meşgul etmektedir.
Bazı hastalıklarla kolaylıkla baş edilebilirken, diğer bazıları ise çok ciddi problemlere ve ölümlere yol açarak, tıbbi sistemleri ve toplumları zorlamaktadır. COVID 19 pandemisi buna verilebilecek güncel bir örneği oluşturmaktadır. Bu konu ile ilgili birçok bilimsel açıklama yapılırken, sıkça yapılan yorumlardan önde geleni, insanların bu süreçte hareketsizliğin bir sonucu olarak vücut ağırlıklarının ve yağ yüzdelerinin arttığı ve bunun da insanların ruh sağlıklarını olumsuz yönde etkilediği gerçeğidir. İnsanlara verilen tavsiyenin temelini, bilinçli beslenme ile birlikte yapılan bilinçli egzersizler ve fiziksel aktiviteler sayesinde vücut bağışıklık sisteminin güçlü tutulması oluşturmaktadır.
Günümüz gelişmiş toplumlarının hemen hepsinde bir numaralı ölüm nedeninin kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerden oluştuğu bilinmektedir. Ülkemizde de aynı sağlık sorununun, yani kalp damar hastalıklarına bağlı hastalıkların bir numaralı ölüm nedeni olduğu yine bilinen bir bilimsel gerçektir. Bu hastalıkların en ölümcül olanı miyokardiyal infarktüs (MI) yani kalp sektesi ise, özellikle orta yaş grubunda insanların ani ölümlerine neden olarak, bu grup insanın topluma hizmet edeceği en verimli yaşta yaşama veda etmesi ile sonuçlanmaktadır. Bu istenmeyen durum, kişiye ve yakınlarına psikolojik bir travma yaşattığı gibi, topluma da ekonomik olarak büyük bir fatura çıkarmaktadır. Bunun bilincinde olan özellikle gelişmiş toplumlar, kalp-damar hastalıklarının ortaya çıkma nedenlerini belirleyerek, bu sorunu minimuma indirgemek ve sağlıklı bireylerden oluşmuş bir toplum oluşturmak için büyük yatırımlar yapma ve toplumu bilinçlendirme çabası içine girmişlerdir. Bu bağlamda fiziksel aktivitenin insan yaşamında önemi ve özellikle yapılan bilinçli egzersizin kalp fonksiyonunu artırıcı etkisi bilimsel çalışmalarla ortaya konmaktadır.
Kalp sektesine yol açan faktörler kontrol edilemeyen ve kontrol edilebilen faktörler olarak iki grupta toplanmaktadır. Kontrol edilemeyen faktörler yaş, cinsiyet ve soyaçekim olarak bilinmektedir. Yaş ilerledikçe koronar kalp hastalığına yakalanma riskinin de arttığı bilinen bir gerçektir. Yaş değiştiremeyeğimiz ve kontrol edemeyeceğimiz bir risk faktörüdür. Yine cinsiyet te bir risk faktörüdür ve bunu değiştiremeyiz. Erkeklerin kadınlara kıyasla daha yüksek oranda koronar kalp hastalığına yakalanma riskine sahip oldukları bilinmektedir. Yakın akrabaları arasında (anne, baba, amca, hala, teyze) kalpdamar hastalığı bulunan kişiler, koronar kalp hastalığına yakalanma riski taşımaktadırlar. Yani bu faktör, soyaçekim de bizim kontrolümüzde olmayan ve değiştiremeyeceğimiz bir faktördür. Kontrol edilebilen faktörler ise, kan basıncı, kolesterol düzeyi, stres ve stresle başa çıkma alışkanlıkları, sigara ve benzeri tütün mamulleri kullanım alışkanlığı, vücut yağ yüzdesi, aktivite düzeyi vb. gibi faktörler olarak sıralanmaktadır. Kontrol edilebilen ve kalp damar hastalıklarına, dolayısı ile de ölüme yol açan bu faktörlerin kontrol edilmesi ise, kişilerin nasıl bir yaşam tarzına sahip oldukları ile doğrudan ilgili olmaktadır.
Kaynakça
- American Heart Association (1983). An Older Person’s Guide to Cardiovascular Health Dallas, AHA.
- Ardell, D. B & Tager, M. J. (1982). Planning for Wellness – A Guide for Achieving Optimal Health. Kendall/Hunt Publishing Company.
- Cooper, Kenneth H. The Aerobics Program for Total Well-Being (1982).
- Eisanman, Patricia & Johnson, Dennis (1982). Coache’s Guide to Nutrition & Weight Control. Champain, Human Kinetics Publishers, Inc.
- Fox, Edward L. (1984). Sports Physiology. Philadelphia, CBS College Publishing.
- Sharkey, B. T. (1990). Physiology of Fitness. Human Kinetics Books. IL, USA.
- Stokes, R., Moore, A. C., Moore, C. (1986). Fitnes, the new wave. North Carolina : Hunter Textbooks Inc.
- Sweeney, T. J. & Witmer, J. M. (1991). Beyond social interest:striving toward optimum health and wellness, Psychology, 47 (4), 527-540.
- Tuncel, F. (1994). Sağlıklı Yaşam Düzenli Egzersiz. Bilim ve Teknik. Pro-Mat Basım Yayın.
- Tuncel, F. (1995). Öğretim Elemanlarının Yaşam Tarzları ve Aktivite Düzeyleri, Ankara.
- Tuncel, F. (1993). Sağlık ve Egzersiz. Bilim ve Teknik. Nurol Matbaacılık.
- Tuncel, F. (1995). ODTÜ’LÜ. Egzersiz ve Zindelik Projesi. Sayı 9, 26-27.
- Tuncel, F. (2008). Sağlıklı Yaşam ve Egzersiz – 1. Odtülüler bülteni. Şubat, 20-21.
- Tuncel, F. (2008). Sağlıklı Yaşam ve Egzersiz – 2. Odtülüler bülteni. Mart, 18-19.